10.09.2009

İpoşa bakıcı arıyorum. Ortalık duman oldu. O kadar diyorum stress yok. No panik. Ama ben beni dinlemezken kim diler ki beni. Evdeki herkes ayrı telden çalıyor. Annem güvenilir biri olacak diyor. Babam anneme çocuğu nasıl başkasına bıracağız olmaz öyle şey. Bizde bakıcının yanında duralım diyor :)
Hatta bizim eve kamp kurma sevdasında. Ya bakıcı çocucu döverse. ya aç bırakırsa diye.
En çok gıcık olduğumda her seferinde bunları bana taaa en baştan tekrar anlatmaları. Bende istemem çocucuğuma yabancı biri baksın. Ama bakacak teyze var mı yok. Annanae babanne var mı yok. Hala yeğen var mı boşta, onlardan da yok. Eeee geriye ne kaldı. İyi düşünmeliyim. İyiyi çekmeliyim.
Ne istiyorum çocuğumu sevsin, değer versin bu biiir, ikincisi elinden biraz iş gelsin hiç olmazsa yemeğimizi pişirsin, üçüncüsü eve ondan başkasını istemem ben. Birazda ingilizce bilsin istesem çok mu olur. Yok neden çok olsun ki:
Şu andan itibaren düşünüyorum, sabah erken gelecek, kızım kapıdan ona atılacak bende evden çıkıp işime gideceğim. Bakıcı teyzemiz güzel yemek yapacak, süpper, çocukla oyun oynayacak buda tamam, ipoşum onu sevecek hata berkoşda sevsin değil mi. Tamam üstüne biraz da temel ingilizce koyalım. Evet şimdi şu andan itibaren ben ne istediğimi belirledim. Ama ingilizce konusunda içimde biraz inançsızlık var gibi hissediyorum :)))))))))
NEYSE İSTEYENİN BİR YÜZÜ KARA VERMEYENİN İKİ YÜZÜ KARA DEMİŞLER
Ben istiyorum. bakalım kısmete ne çıkarsa
Neyse en azından elimden geleni yapacağım. Sonucu yazarım.
Berkoşum ipoşum sizleri çook seviyorum.